"Brighton'da yaşayan Anarşistlerin sokakta kurdukları gönül sofrası. İhtiyacı olan insanlara ücretsiz yiyecek, kahve, çay dağıtıyorlar. Canımdır ya bu anarşistler, her yerde dayanışmanın ve direnişin dili olmayı başarıyorlar. Kahvelerini çok beğendim bu arada : )" demiş bir arkadaş.
Yenikapı-Cankurtaran civarında zıpkıncıların eşyalarına göz kulak olan bir balıkçı kulubesinde rahmetli Davut abiyle sohbet ederken bahsetmişti. İlk ağızdan dinlemiştim. Yenikapı'dan Zeytinburnu'na uzanan sahilde biri sabahları fırın ve marketlerden çaldığı ekmekleri hızla koşarak pat pat pat diye kayalıklar üzerinde vs. uyuyan, kendi gibi evsizlerin önüne bırakarak gidermiş. Arkadaş küçük esnaftan çalmamaya itina gösterirmiş. Çok maddi külfet yaratmamak için dönüşümlü olarak farklı yerlerden çalarmış. Bu fotoğrafları görünce aklıma geldi eski anılar. Balıkçı kulubesinde çay içip dışarı çıkınca sohbet ederken bekçi gece birer minder vermişti bize. Şerefsiz sen olmasan soğuktan donsam bu minderi vermezdi demişti. Güzel günlerdi her şeye rağmen.
