"bu kelimeyi bugün sadece siyasi manasinda kullaniyoruz. ne yazık! onu politikaya mahsus bir şey addedenler korkarım ki, hicbir zaman manasini anlamayacaklardir. politikadaki hürriyet, bir yigin hurriyetsizligin anahtari veya ardina kadar acik duran kapisidir. meger ki dunyanin en kıt nimeti olsun: ve bir tek insan onunla şöyle iyice karnini doyurmak istedi mi etrafindakiler mutlak surette ac kalsinlar. ben bu kadar kendi zıddı ile beraber gelen ve zıtlarının altında kaybolan nesne görmedim. kısa omrumde yedi sekiz defa memleketimize geldigini isittim. evet, bir kere bile kimse bana gittigini soylemedigi halde, yedi sekiz defa geldi: ve o geldi diye biz sevincimizden, davul zurna, sokaklara firladik. nereden gelir? nasil birdenbire gider? veren mi tekrar elimizden geri alir? yoksa biz mi birden bire bikar, ''buyurunuz efendim, diye hediye mi ederiz? yoksa masallarda, duvar diplerinde birdenbire parlayan fakat yanina yaklasip avuclayinca gene birdenbire komur veya toprak yigini haline giren o büyülü hazinelere mi benzer? bir türlü anlayamadım."
ahmet hamdi tanpınar-saatleri ayarlama enstitüsü