[İman ile küfür dahi hicab imiş bu yolda, küfürle sefalaştım imanımı yele verdim. Yunus Emre]

10 Eylül 2012 Pazartesi

dünden kalan


Az evvel bir caddede elindeki pazar arabasının içi sandaviç mandalina ve su üçlemesiyle tanzim edilmiş poşetler dolu üstü başı da biraz düşkün bir genç geçti yanımdan. Evsizlere ve dilenenlere hiç bir şey söylemeden birer paket dağıtıp hızla gidiyordu... Arabanın içindekileri çok yakınından geçtiğim için görmüştüm. o haliyle bile dikkatimi çekmişti. Baştan el arabası yahut bavuluyla şehirde sabahlayan evsizlerden biri sandım. Belki de öyledir. Sonra yol kenarındaki bahsettiğim insanların hepsinin önünde aynı paketleri görünce parçalar birleşti. Arkasından koştum. Sadece umudumu tazelemk için. Taze taze yazayım dedim. Ümit hep var ama çirkinlik katran koyusu...

konstrast...
uzaklar için bağırmak daha kolay...
herkes gitti ve gidecek yeri olmayan kaldı...
bizden geçti dememek lazım bazen... yeni evlenmiş taçlı teyze ve şapkalı amca bir de kameraman tutmuş meydan turu yaparken... uzaktan görüntüleyebildim.


kafe içi duvar dekoru. karmaşık bir makinanın iç mekanizması gibi dizaynedilmiş oysa daha dikkatli bakıldığında pek çoğu mutfak araç gereçlerinden ve fırın vblerinin iç kısımlarından oluşturulmuş otantik bir eser.
her zaman üretken dövizler hazırlıyor...