[İman ile küfür dahi hicab imiş bu yolda, küfürle sefalaştım imanımı yele verdim. Yunus Emre]
22 Kasım 2012 Perşembe
zerkalo-ayna
1975 yapımı bir tarkovski işi. film hakkında yazacağım şeyler önceleri benim kişisel görüşlerimdi. nedense bir türlü anlam meselesini algılayamıyordum. sonra mühürlenmiş zaman adlı tarkovski kitabını okudum ve yönetmenin de benimle aynı fikirde olduğunu gördüm. öncelikle bu filmde 'felsefi' ya da 'sembolik' hiçbir 'şey' yoktur. bu filme başyapıt bile diyemiyorum. sanki başyapıt dersem bir güzelliğe tecavüz ediyormuşum gibi hissedeceğim. bu, çok nadir görülen bir iş. kelimenin tam anlamıyla 'duru' ve 'naif'. filmin sembolik ya da felsefi olmamasının bence asıl nedeni 'izlenimler' sunması. çocukluğa özlem var, bu kadar. 'aslında o kadar mı? tabii ki değil! çünkü insanın benliğinin bilmemkaçıncı kademesine' filan gibi cümlecikler kurmayacağım. malesef çoğu tarkovski'sever benim çok tiksindiğim bir insan çeşidinde: entelektüel. yapmayın, bu filmi benim köydeki anneannem izlemeli, onlar sevmeli. ama sanırım onlar 'gerçek' olduklarından malesef yapaylar bir gerçek görüp sarılıveriyorlar. bu işte görüntülerden 'başka' hiçbir şey yok! bir ağaca bakın! bakın, yalnızca bakın! ne var aslında burada demeyin! sadece ağaç. mis gibi gölgesi var, ışık oyunları var, belki meyvesi ve kokusu var. hışırtısı da var. kendisi dibine kadar 'öylesine' ve kemiğine kadar duru! görsel ustalık budur! yapmayın. o, güzel. sadece güzel.
siz leonardo'nun vaftizci yahya'sını biliyor musunuz? bu tür işlerde herhangi bir 'şifre' (da vinci şifresi) yoktur. bu işler aslında sadece bir ot, ağaç, insan çiziminden 'öte' değildir. leonardo o derece ot çizebilmiştir ki, o bize normal ot gibi sorgusuz sualsiz güzel gelir. siz kötü bir kentte iseniz ve etrafınızda güzel yapılar veya çevre yoksa, o zaman güzeli derinlerde ararsınız. yani en azından etrafınızı görmemeye çalışırsınız. ama bir şey güzelse onun için bir çaba sarfetmezsiniz. güzeli sevmek kolaydır. o yüzdendir ki müthiş bir sakinlikle leonardo'nun figürlerine, yumuşacık gölgelerine, zarif bitkilerine kendinizi kaptırıverirsiniz. ama bir de düşünün, leonardo diğer tüm özelliklerini bir kenara atarsak bile sırf ressamlığıyla insanlığın getirdiği en büyük değerlerden ve dehalardandır. o madem ki yalnızca 'ot' çizdi, neden bir 'deha' oldu hiç düşündünüz mü? çok mu biliyordu, sanmam. o ne bildiğini biliyordu, hepsi bu. o bir uzaylı gibi bir ota bile şaşırıp sana bana ilk defa görüyormuşcasına sundu otu yeniden. o ot gerçekten ot olabildiği için yalnızca leonardo'ya has oldu artık. işte zerkalo da yalnızca bir ağaç gölgesi. onun duruluğu kaç tane sanat eserinde var? yani milyon tane görsel benzerlik içerse bile onun bir önemi kalmıyor işte. minicik fark kocaman büyüyüveriyor, gerçek ve sahte olarak ayrılıyor.
bazı eleştirmenler yorum yapmaya başlamış. işin içinden çıkamamışlar. orada sinemayı temizleyen temizlikçi ise tarkovski'nin ve benim çok hoşuma giden bir cevap vermiş. 'siz neyi çözemediniz? biri yaptıklarından pişman. film bu pişmanlığı anlatıyor hepsi bu'. bu kadar işte! nefret ediyorum bu film üzerinden 'anlam'a, felsefi akımlara, hayatın hiçbir insanın algılayamadığı fazla 'sözel' boyutuna derinleşenleri. zaten görsel sanatlarla ilgili çok ama çok ciddi yanılgılar var. görsel sanatlar felsefi olamazlar. hatta görsel sanatlar sözel oldukları ölçüde zayıflarlar. edebiyat açısından da öyledir. edebi bir eser niteliği taşıyamaz bir film. o yüzden kitabına hiç benzemiyor ya da kitabı daha güzel gibi yakıştırmalar aslında çok alakasızdır. elbette ki görsellik insanlığın diğer hiçbir duyuyla veya araçla tam anlamıyla ifade edemediği bir şeydir. elbette ki görsellik durgun, suskun ve anlamsızdır. onda yalnızca duru 'duygu' vardır. ille de derin anlamlar yüklemek çok yavan. sanat sıfır olabilmektir. bir olduğunuz anda o sanat olmaz. o yüzden sıradan sanatçılar tarkovski'nin ettiği laflardan çok ama çok daha felsefi ya da edebi laflar edebilir, ederler de. zaten bu yüzdendir ki sanat zeka işi de değildir. sanat 'kişiselleşebilme' işidir.
(rumuz nickname, 05.11.2009 05:50 ~ 29.12.2011 16:26) eksisozluk