[İman ile küfür dahi hicab imiş bu yolda, küfürle sefalaştım imanımı yele verdim. Yunus Emre]

3 Mart 2013 Pazar

iyiler ve kötüler hakkında denk geldim

  *foto: 10th May, 1945 Prisoner of War camp seen from the air, Germany-Esir Kampı
hammad ve şeytan, piknikten dönüşü mağaraya geldiklerinde girişte onları saçları kızıl bir çocuğun beklediğini gördüler.
Şeytan : kimsin?
eleman : ismim lefto. ahmet gönderdi. iyilerden saklanacak tek yer bu mağaraymış. saklanmaya geldim.
- neden saklanıyorsun?
- savaş kaçağıyım ben. mavi iyiler beni bulursa yaşatmaz.
- sen mavi iyilerden misin?
- evet. bizimkiler turuncu iyilerle kapıştı. kan deryası ortalık.
hammad, şeytana dönerek.
- şimdi anlaşıldı üstümüze yağan kan yağmurunun nerden geldiği.

şeytan : dedim ya iyi ve güzel savaşır kan, kötü ve çirkinin üstüne yağar. sen mavilerdendin dimi? nasıl olurda turunculara, turuncu iyiler dersin ? siz onları kötü ilan etmediniz mi ?

lefto : evet. ben de bir müddet öyle zannediyordum. bir gün onların bir köyünden yolum geçti. baktım. adamların bizim gibi kaşları gözler var. onların da marşları, iyilik ve güzellik üzerine nutuk atan önderleri var. baktım hiç bir fark yok. tek fark renklerimiz. o zaman dedim bunlarda iyiymiş aslında.

hammad : o zaman siz kötüsünüz. (gülerek), sonuç olarak iyilerle savaşan illa kötü olmak zorunda ya (!).

lefto : bizim de iyi olduğumuzu gösteren bir sürü delil vardı. tam bir çelişki farkettim. 2 tarafta yalan söylemiyordu. hepsinin delili vardı. ben bu birbirini çürüten delilleri gördükçe delirecek gibi oluyordum. derken savaşa çağrıldık.
herkes gitti. bi ben kaldım kafamdaki dillema ile beraber. köyde gürültülü bir olay yaratıp kaçtım. neyseki dağdaki yamaçta ahmeti buldum. olayları anlatınca. size gönderdi.

şeytan : o ne yapıyor?

lefto : uzun hikaye.
Ahmet Furkan Emrehan