[İman ile küfür dahi hicab imiş bu yolda, küfürle sefalaştım imanımı yele verdim. Yunus Emre]
24 Mayıs 2013 Cuma
Bianet :: “Annem Ağlıyordu; Hasan Dayımı Bulamıyorlarmış”
"…hasan dayım, çocukluğumun sevimli insanı………
…çok sevimli biriydi, fotoğraflarındaki gibi güleçti. biz yeğenleriyle çok oynardı, boğuşurdu.
…birden hasan dayım yok oldu………
…8 yaşındaydım. bayrampaşa’da yaşıyorduk. aileden biri telefon edip
haber verdi. annem ağlamaya başlayınca ben de korkarak ağlamıştım...
annem hızlıca 'hasan dayını bulamıyorlarmış' diyerek çıkmıştı evden...
…55 gün sonra hasan ocak’ın cansız bedeni bulundu………
…cenazeye götürmemişlerdi beni. kaldırabileceğimiz bir şey değildi…
…yara öyle büyük ki, nasıl etkilendim diye kendinize dönüp
bakamıyorsunuz. şimdi bakınca o durumdaki küçük bir kızı algılayamıyorum
bile…
…vücudunun yaralı olmasını, işkencelere uğramasını hiç
yakıştıramıyorduk. onun bedenine nasıl zarar verdiklerini hayal etmeye
çalışıyordum. bunu hayal edince, gün içinde gördüğünüz dayınızla bu
hayaldeki birbirinden ayrılıyor, onu öyle hatırlamak istemiyorsunuz………
…çok kapanıyordum içime. bir insanın gözaltına alınıp kaybedilmesini,
daha sonra cesedinin bulunmasını ne yaşıtlarım ne çevremizdekiler
anlayabilirdi……...
…büyükler mücadelesini veriyordu ama biz kimseye anlatamıyorduk derdimizi.
…27 mayıs 1995’te ilk cumartesi oturmaları başladı.
…saldırı olduğu bir günü unutamıyorum. birden meydanın önünde toz
kalktı, her polis birini alıyordu. ben arada kalmıştım, beni elden ele
meydandan çıkarmışlar, teyzem de beni bir dükkana getirmişti. teyzem
hariç herkes gözaltına alınmış, geceyi nezarethanede geçirmişlerdi...
…annen, teyzen polisin elinde... o zaman gözaltılar şimdiki gibi
değildi... çıktıklarında yeni bir hikaye ekleniyordu… gözaltındayken
yanlarına gelip, 'sizi de hasan gibi yaparız' diyorlardı mesela…......
haksızlık üstüne haksızlığa uğradığınız ekleniyordu… toplasam
haksızlıklar tarihi olur………
…en güçlü gördüğünüz insanlar
mahvedilmeye çalışılmış……… hayata karşı korumasız hissediyorsun. eve
girdiğin zaman güvendesindir ama bizim için değildi. gece yarısı ev
basılabilir, karşıda polis bekliyor olabilir, telefonlar dinlenebilir………
…hasan dayımın üçüncü yılıydı, evde çizgi film izlerken telefonu elime
aldım, bir ses geliyordu. 'ne oluyor?' deyince kapandı... en güvenilir
olması gereken anım bile güvenli değildi. bu durumda insanlara, kendine
güvenmekle ilgili sorunlarımız olmaz da ne olur ki………
…duyduğumuz işkenceleri nasıl yaptıklarını anlamaya çalışıyordum. çok da
etkileniyordum. ailenin tüm bu yaşananlar içinde beni koruması çok
mümkün olmuyordu...
…üzüntü öfkeye dönüşüyor.
…hiçbir
zaman hiçbir polisle barışmadı hayatım. o yılların bize bıraktığı;
üniformalılara, cebinde silah taşıyanlara, kendini statü sahibi
görenlere, yaptıklarından hesap sorulmayan insanlara, egemen olmaya
çalışan herkese büyük bir öfke.........
…kendimde gördüğüm
zayıflık, kırılmışlık, güvensizlik, insanı toplum içinde kendini kötü
hissetmesine yol açacak tüm duyguların nedeni devlet, devletin güç
gösterisi, katletmesi, evi basmaları………
…hayatımızda
yaşadığımız tek şiddet devlet şiddeti. üzerimde travma bırakan tek erk
devlet... bu travma hayatımın kilit noktası. bunlar kişisel
hayatlarımıza da siyasi hayatlarımıza da, devletin bir kurumuyla
kurduğumuz bağa da yansıyor. pasaport kontrolünde, basit bir belge
götürdüğümüzde…
...büyümüş olanlar biraz daha kaldırabilirler ama bununla büyümek zor…......
…en azından bizim mezarımız var. o önemli bir şey, bir su serpiliyor...
bulunmamasıyla aynı şey değil... berfo anne kemikleri isteyerek
gitti………
…bir insan evinden çıkıyor, bir daha gelmiyor. bunun
genelleşmesi bile çok korkunç geliyordu. …mezar yapıp gömmüyorsunuz. o
kişi varken, hiç olmamış gibi... nasıl bir insan bir anda hayattan yok
olur?.........
…emniyete şuraya buraya gidiyor aileler,
diyorlar ki 'yok'. bunu da anlayamıyordum. ailelerin zaman geçse de
bekliyor olması beni en çok etkileyenlerdendi...
…ölümle
kurulan bağ bellidir. yas tutarsın biter... bizim yasımız sanki
bitmiyor, sürekli taze kalıyor. her yıl, 'o ölümsüzdür' sloganı
attığımızda, onu yaşatıyoruz. böyle olunca da bu bitmeyen bir yas
oluyor. buna benzer başka yaslar görünce bize olmuş gibi hissediyoruz.
…hasan dayımın bize bıraktığı en büyük şey bu galiba, ...başka acıları kendi acımız gibi hissetmek………
…meydanın bugünüyle ilk başladığı zamanı karşılaştırırsak, …o dönem
zordu, mücadele de zor oldu. bugün mücadele daha rahat ama her dönemin
işkenceleri farklı.
…umudumuz olmasa oraya gitmeyiz.
…mücadele acıya fırsat bırakmadı. ...acı öfkeye bile çevrilse, bir tarafta kırıklık, hüzün kalacak.........
…ailemizde bize arkadaş olan birini kaybettik......... ...hayatta olsaydı 40 küsur yaşlarında olacaktı......... belki bir çocuğu olacaktı, belki öğretmenlik yapıyor olacaktı………
…elimizden alındı. elimizden bir ömür alındı………………………
…devlet canımızı aldı.........
...ona hiçbir şekilde güvenmiyorsun. hasan’ın zamanında emniyet genel
müdürü olan mehmet ağar cezaevinden çıktıktan sonra bu devletin
demokrasi için bir şeyler yapacağına nasıl inanabiliriz ki?.........
…süreç barışa gidebilir ama önce devletin toplumla, bizimle barışması
gerekiyor. geçmişin yüzleşmesini yapmadan süreç nasıl tamamlanacak
ki?........."
(anlatan hasan ocak'ın yeğeni dilcan..., anlattıran, dinleyen ve yazan Beyza Kural...)