Uzun zamandır yazdıklarını okumadığım bir ağabeyin sayfasına uğradım bu gece. Bir müddet paylaşımlarını okuduktan sonra nice zamandır içimde kendisini neden takip etme isteğimin öldüğünü yeniden hatırladım. Aslında hayata, topluma dair sağlam çıkarımları varken, bir insan nasıl bu kadar ideolojik öteki takıntısıyla çok can alıcı insani yerlerde bu kadar tıkanıyor, körleşiyor hayret ediyorum. Eskiden birkaç defa hayretimi gidermeye çalışmış, bizzat üzüntüyle ifade etmeye çalışmıştım bu durumu ama indirgeyici şablonlarının, cümleler arasında direk benim ruhumu da hedef alıp, hırpaladığına şahitlik etmekten öteye gidemeemiştim.
Mevcut hükümetin ve polis devletinin semiren gaz bombası obsesyonu hakkında bir şeyler karalamıştım evvelce. Kendileri bu alandaki toplu ihale rantlarını geviş getirirken muhtemelen ellerindeki gaz stoğu karın ağrısı yapmasın ve yeni ihalelelerin de önü açılsın diye halka haşerat muamelesi yapıp acımasızca biber gazlarını polislerin nefret dolu mimikleri işliğinde insanlara püskürttükleri manzaralar her yerde. Haliyle yaralanmış bir kadının fotoğrafını paylaşmış bahsettiğim kişi de. Ama bunu eleştirmek için bile evvelce bir güruhun yaşadığı zulmü küçümseyip, yok sayması gerekiyormuş gibi ama bu 28 Şubat "zulmü"nün yanında nedir ki gibi bir şeyler karalamış. İşte burada isimler, gruplar yer de değiştirse her halukarda tıkanıyorum. Bu nasıl bir körlük algılayamıyorum. Bunu her kesim kendi bulunduğu noktada yapıyor. Çeşitli sebeplerle Suriye muhalif güçlerini eleştiriliyorsa mesela, ülkenin eli kanlı diktatörünü korkunç bir dualizmle savunmaya mecbur hissediyorlar kendilerini. Midem kaldırmıyor artık. Sosyolojiden de soğudum resmen sürekli pek çok tiksinti veren konuya maruz kaldığım için.
Ötekinin acısını tırnak içine almaktan ne zaman vazgeçersek ancak o zaman ağzlarda tadı kaçmış sakızdan öteye gidemeyen barış, kardşelik, adalet, insanlık umulur ki yitiğimiz olmaktan çıkar! Dilsiz
***
Bir arkadaşın yine benzer güncel mevzularla ilgili olarak paylaştığı bir notunu da ekleyeyim buraya:
Bu alkol ''yasağı'' da tıpkı kürtaj yasağına benziyor. Dostlar alışverişte görsün... Beton duvarlara çiçek fotoğrafları asıp içini serinletmek gibi bir şey. Müslüman insan kardeşlerimiz bakıp bakıp serinlesin... Biz ''laik kesim'' sağ olalım. Ne kadar bağırırsak, ne kadar karşı çıkarsak o kadar iyi... Fotoğrafın sembolik değerini biz belirliyoruz. Aslında, İslam adına bir şeyi yasakladıkları ya da İslam adına bir şey imar ettikleri yok. Meğer ki menfaatleri olsun, elbet onu da yaparlar fakat gerçek saik hiçbir zaman İslam olmaz. Bence doğrusu, amacın ne olduğuna bakmak ve hedeflenen noktaya ulaşmaması için nasıl davranmak gerektiğini düşünmek... Amaç İslam değilse, İslamla uğraşmak niye? Buradan şunu çıkarıyorum, din, 21. yüzyılda da afyon olarak kullanılıyor ama bu sefer laikler ve ateistler için... Boşuna üzüyoruz kendimizi. Vaktimizi ve enerjimizi boşuna harcıyoruz.. Nilüfer Aydur
