[İman ile küfür dahi hicab imiş bu yolda, küfürle sefalaştım imanımı yele verdim. Yunus Emre]

3 Temmuz 2013 Çarşamba

Köprü Altı


Sabah 9 gibi içinde eczane bulunan en yakın markete şehrin arabaya bağımlı planlaması ve bisikletimin de çalınması yüzünden biraz yürüyüp 1 otobüsle gidip 2 otobüsle dönerken yolda bir adamın bir köprünün üzerinden çakma bir alışveriş arabasının üzerine yerleştirdiği yaylı yatağı aşağıya attığını gördüm. Hemen akabinde de yüzünü buruşturarak etrafa baktığını... İlk başta sarhoş filan olduğunu düşündüm. Sonra daha dikkatli bakınca yatağı attığı yerin nehir değil köprünün ayak kısmı olduğunu farkettim. Gözüne kestirdiği kısma yukarıdan atlamak dışında başka bir yerden giriş olmadığından diğer köprü altlarına göre daha korunaklı ve gözden ıraktı. Yalnız sonradan aklıma geldi, yanındaki nehir pek çok defa yaz kış yoğun yağışlarda hayli yükselip taşıyor. Artık gece her yağmur yağdığında ya boğulduysa diye düşünmekten başka pek bir şey gelmeyecek elimden. Belki yakın zamanda gidip uyarmalı, kendisini su boğmasa hayat boğuyor ama yine de söylemeli. Anlaşılan bu şehrin bir evsizi daha oldu bugün. Göçmenlerin ağırlıklı yaşadığı oturduğum semtte otobüse her binişimde sistemin acımasızlığını yolcuların yorgun yüzlerinden okuyup çok fena oluyorum. Ne hoyrat bir dünya bu.