[İman ile küfür dahi hicab imiş bu yolda, küfürle sefalaştım imanımı yele verdim. Yunus Emre]

27 Eylül 2013 Cuma

Bisiklete binersin bizim orda inersin...



Çalınan bisikletimden sonra nihayet bir bisiklet daha hayatıma girdi. Tarihine dair bir not da buraya düşeyim istedim. Dedemin beni ilk okuldayken alıp arkasında eve götürdüğü bisiklet de bunun turuncusuna benziyordu. Gerçi sonrasında bir gece teravihe giderken bir motosikletli kendisine çarpıp metrelerce sürüklemişti. Uzakta olmasaydım bisiklet iki büklüm de olsa atılmasına izin vermezdim. Bir umut tamir ettirip hatırasına hürmeten ben kullanırdım. Sanırım bu yüzden ayrı bir sevdim bu bisikleti. Dedem bu olayın evvelinde de 80li yaşlarında köyden şehire bisikletiyle bizi ziyarete gelip süpriz yapmıştı. Sağlık ekipleri, diz kapağının ve bacağının parçalarını kaybolmasın diye poşete koyduk gibi garip bir ifade kullanmışlardı. Gençliğinde de yorgunlukla at arabası sürerken uyuyakalıp düştüğünde, odun yüklü araba aynı ayağının üzerinden geçtiği halde topallayarak da olsa ayağa kalkıp yürüyebilmiş rahmetli. Aynı ayağının böyle bir kazadan sonra da yürüyebildiğine hayretle şahitlik ettim. Sanırım su gibi sürekli yediği yoğurt ve eski toprak olmaklığın bunda bir etkisi vardı. Bisiklete dönecek olursak, benimkini şimdilik fotoğraflayamadım ama bu da aynı renk, yaş ve modelde bir bisikletin fotoğrafı. Bir dostum kendisine "Yaren" ismini uygun gördü. Ben genelde düldül diyordum ama hoşuma da gitti bu özel isim. Kendisi 1960 model olduğundan hürmetten, neredeyse sürerken ceketimin düğmelerini ilikleyesim geldi. Kimbilir kimlerin hayatında bir iz bıraktı... Beni nerelere götürüp nerelerde bırakacak. Benden sonra kimlerin hayatına girecek. Hayat... Eşyaların hafızaları dile gelse neler olur neler.