Sabah soğuğun ve muhtelif kaygıların etkisiyle ellerim cebimde alel acele kaldırımda yol alırken, geceden gündüze devretmiş tüm stresimi omzumdan indirip içimi hafifleten bir şey oldu. Tanımadığım komşu çocuklarının yola çizdikleri seksek elimden tuttu.. Kendimi gayri ihtiyari hızımı kemiş, sesksekte zıplayarak ilerlerken buldum. Akabinde yüzümde bir tebessümle yoluma devam ettim, en azından içimde daha az üşüyerek. Seksekle ilgili böyle refleksel bir özelliğim var. Yıllar evvel Ürdün ve Suriye yolculuğum dönüşü ayağımı sakatlayıp Urfa-Dutluk köyünün Öğretmen lojmanında konaklarken derme çatma okul bahçesindeki sekseği görünce yaralı ayağımı bir an için unutup çocukların oyununa müdahil olmuştum da sonrası hayli acı verici olmuştu. Büyük şehirlerde çocuklar bunu daha sık yapmalılar.
*Bu da o bahsettiğim demlerden bir kare.
Bir de sanırım gördüğüm en güzel seksek çizimi ve film sahnelerinden biri de Kız kardeşim-Mommo'da ibrikteki suyla çizilmiş seksek figürüydü. Filmin yönetmeniyle yapılan bir söyleşiye gittiğimde; filmin senaryosu gereği küçük kızın saçı hayli kısa kesilmesi gerektiğinden kendisini bu duruma alıştırıp, kötü hissetmemesi için film ekibindeki herkesin bu sahneden evvel saçını kazıttığını öğrenmiştim.
''anlamı aradım sordum, sonunda buldum
sokaktaymış
topaç çevirmiş, seksek oynamış
çocuksuz bir yıl için''
mehmet müfit