[İman ile küfür dahi hicab imiş bu yolda, küfürle sefalaştım imanımı yele verdim. Yunus Emre]

1 Ocak 2014 Çarşamba

stairway to heaven

Ne de çok şey birikiyor, erteleniyor yazmak için de yaşamak için de. Ama işte insan yaşamak sergüzeştini bazen hayatta kalma mücadelesi şekliyle tecrübe ettiğinde seçenekler sanki biraz sahteleşiyor. Seçenekler bunca sınırlıyken, seçim ve irade lakırdıları bazen çok asap bozucu olabiliyor. Kadercilik ayrı bir sıkıntı, ortasını bulana aşk olsun. Bazen günlerimi bitkisel hayat olarak tanımlayasım geliyor, sonra bitkilere bakıyorum; yahu onlar en azından fotosentez yapıp oksijen üretiyorlar, bizlerse karbondioksit ve daha fazlasını... Neyseki ölünce gübre olma potansiyelimiz var üzerimizde açan birkaç ağaca, çiçeğe :) İnsan ne kadar korkularından ve hırslarından azad olur, tutunduğu dalları bıraktığında özgürleşirse de, işte bilmek ve yaşamak bambaşka şeyler. Bir büyüğüm demişti; insan tutunduğu dalların tamamı kırıldığında düşecek sanır ama aslında asıl o zaman uçar yahut da özgürleşir. Bakalım bunu bir gün ilerlediğimiz hayat yolunda tecrübe edebilecek miyiz. Umarım yakında özlediğim kadar olmasa da yine kısmen düzenli şekilde yazabilirim. Tatil döneminde haftada 7 gün 11 ila 15 saat arası mesai yapınca insanın tüm kelimleri tuzla buz oluyor. Şu dönemde memlekette olan bitenlere paralel olarak, insanların tutum ve yorumlarını eş zamanlı gözlemlemeyi ne kadar istesem de henüz gerçekleştirecek fırsatı bulamadım. Yurdum insanlarından bu iş temposunu yıllarca yaşayanlar nasıl olaylardan haberdar olup müdahil olsunlar ki memlekette dönen dolaplara karşı. İnsan eve gelince bir yorgunluk çayı demlemeye bile takat bulamıyor. Yine de, yukarıda paylaştığım eser ve benzerleri; karlı bir gece yarısı arabadan inip eve geçecekken radyoda duyulduğunda insanı bir on dakika daha arabada mıhlayabiliyor...