[İman ile küfür dahi hicab imiş bu yolda, küfürle sefalaştım imanımı yele verdim. Yunus Emre]

11 Haziran 2015 Perşembe

Tomanı da al git!



Sümeyye K: sizin içiniz rahat olsun tomalardan kurtuldunuz.. halk tedirgin olmus ne olacakki..

Dilsiz Mütercim: halkı tekelinize almanız talihsizlik olmuş.

Sümeyye K: en azından %40 ından bahsediyorum.. siz gezi parkı kadar olanının, ortalıgı yakıp yıkanların selahiyetini düşünüyorsunuz ya

Dilsiz Mütercim: ortalığı yakıp yıkmayı sadece sivil halkın bir kısmına mal edip sistematik olanını göz ardı etmek tamamen devletçi bir bakış. ben kimsenin adına konuşma ihtiyacı duymuyorum. tedirginliği de aramızda bölüşmek en iyisi. konformizme gerek yok.

Sümeyye K: sistematik bir yakıp yıkma oldugunu düşünen sizsiniz.. gezi parkındaki organizenin ne için planlandıgını okuyamayan da..borsanın düşmesinden tedirgin olmanız normal o anlamda zaten bende halkın tedirginliği diye ifade etmiş olmalıyım..

Dilsiz Mütercim: Devlet her zaman sistematik şiddetin kaynağıdır. Hükümetlerin değişmesi bunun sadece yüzünü ve yönünü değiştirebilir. 28 Şubatları yaşayan Müslümanların, hükümet değişince bunu göremez olması büyük sıkıntı. Rahatsız olmanızın sebeplerini anlıyorum ama katılmam mümkün değil. Borsa, istikrar putu vs tedirginlikleri üzerinden prensiplerimden ödün verecek değilim.

Sümeyye K: 'devlet her zaman sistematik şiddetin kaynağıdır'.. biraz akademik metinlerden beri gelin diycem ama bunun akademi diliyle de alakası yok.. bişey demiyorum

Dilsiz Mütercim: Akademik bir ifade değildi buna indirgemeniz haksız yere aşağılayıcı ve üstenci bir üslup olmuş. Ben gördüğümü söyledim. İtinalı yazmam akademik dil anlamına gelmez. Uzatmanın anlamı yok bu üslubunuza bakınca. Göremediğinizi zorla gösterme çabasına girecek değilim. Selam.

Sümeyye K: her zaman ifadesi mutlak bir tanım olmus.. yani pratikle hiç bağdaşmayacak bir ifade.. akademik bir dil olmadıgını da görüyorum zaten de ne olduguna anlam veremedim.. akademinin içinde oldugunuz zannıyla söyledim

Dilsiz Mütercim Sonuçta insanı şiddetten ayırmak tamamen mümkün değil. Devlet de sonuçta insanların elinde ve yine insanlara hükmeden bir mekanizma olduğuna göre, insanın şiddetini orantısız gücüyle beraber sistematikleştiren bir yapıya sahip. Evet bence mutlak, sadece kaliteli bir toplumda minimize edilebilir diye düşünüyorum.

Sümeyye K: madem şiddet insan için mutlak tomaları devlete cok görmemek lazım değil mi. nede olsa devlet toplum güvenliğinden sorumlu.. orantısız şiddetin her türlüsünü bu millet yeterince tattı 80 senede. . evet bir zamanlar bu ülkede benim kürt halkımda türk halkımda zulüm gördü.. kürtlere devlet eliyle belki cok büyük zulümler yapıldı.. zulüm yapan o devleti ben hiç bir zaman kabullenmedim. ama iadei itibarın yapıldıgı bir dönemdeyiz. bunu görmemek çok büyük bir ayıp.. tabi biz söke söke aldık mantıgı da var hani ya ama devlet neden orantısız güçle sindirmedi acaba muhaliflerini...kürtlerin devlet olma isteğini bile anlayabiliyorum ama bu kandan beslenen iki yüzlü sahtekarlara destek vermelerini anlayamıyorum.. tabi tehdit ve baskıyı haric tutarsak...ayrıca orantısız güç nasıl olur bilmek isterseniz sisi 'nin rabia meydanında yaptıklarına ve Yasin Börü ve arkadaşlarının nasıl öldürüldüğüne bakın yeter.

Dilsiz Mütercim: Kürt sorunu, Kürtler artık yok deyinceye kadar vardır. HDP'nin aldığı oylar dahil pek çok şey bunun devam ettiğinin göstergesi. Şu haliyle sistemi içselleştirdiğiniz çok açık. Orantısız şiddet için illa Mısır'daki gibi snipelrerle insanların vurulması gerekmez. Türkiye'deki örnekleri göremiyorsanız tartışmaya devam etmeyi makul bulmuyorum. Sistem zaten uzaklardaki şiddet örneklerini her zaman kendi şiddetini örtmek için pompalayıp kullanır. Tomaları çok görmemek lazım ifadeniz benim için yeterli. Katkılarınızla düşüncelerimi açmama vesile oldunuz, teşekkürler.

Sümeyye K: tomalar sizin tezinizin sonucu.. şiddet insan için mutlak diyen sizsiniz.. ama nedense yasin börü ve arkadaslarının öldürülmelerini de görmezden gelen sizsiniz

Sümeyye K: hdp nin kendi mitinginde bomba patlatmasını dahi siz mesru görürsünüz anladıgım kadarıyla
Dilsiz Mütercim: Ölenlerden ölü seçecek ve acı yarıştıracak değilim. Kimin neyi niçin yaptığına dair benden çok daha eminsiniz. Bu çıkarımlarınızın hepsinde aksini anlatmayı beyhude görüyorum. Yazdıklarınız haksız ithamlara dönüşüyor.

Sümeyye K: ayrıca biz Kürt sorunu tamamen bitmişitr diyormuyuz. emin olun o kansızlara siyaseti bıraktığınız müddetçe onlar bitirmeyecek bu sorunu.. yarıstıracak acınız yok tabi.. sağolun yarattıgınız kaosta hayatını yanlışlıga yada bir kasti provakeye dayalı öldürülen genclerin üzerinden siyaset yapıyorsunuz.. ama doguda açık secik halka silah dayandıgını görmeyecek kadar körleşmişsiniz.. size daha ne diyeyim
Dilsiz Mütercim: Tüm haklılık payımı size hibe ediyorum.
Sümeyye K: nefsim adına değil inandığım tek Hakikat için konusuyorum.. hak bende olsa ne olur sende olsa ne olur.. biz Hak'ta olalım..
Dilsiz Mütercim: Sorun şu ki ben asla savunduklarımı bu kadar katıksız bir eminlikle hak vehakikatle ilişkilendirmiyorum. Hata payı bakidir. Düşündüğümden şuan emin olmak başka. Bu çok büyük bir iddia ve öteki fikre ve soru işaretine hiç yer bırakmıyor. O yüzden sizin olsun.

Sümeyye K: sizin tomaya karşı durdugunuz kadar yasin börü'nün katilleri karşısında duruyorum

Sümeyye K: hata payı her zaman bakidir.. ben gördüğüm yerden hakikati böyle okuyorum ama görüyorumki sizin okudugunuz hakikat insan için cok ta tutarlılık ifade etmiyor.. tomalar olmasın ben varım.. ama kürt halkının kafasına dayanmıs silah için aynı şeyi siz söyleyemiyorsunuz..

Nilüfer A: Sümeyye kardeşim belli ki seçim sonuçlarına fazla takılmış ve gelecek için kaygılar taşıyor. Laik yobazların yine eskisi gibi baş örtüsüne müdahale edeceği, Müslüman halkın son 10 yılda kamusal alanda elde ettiği kazanımları elinden alıp onları yeniden eve hapsedeceği tedirginliğini yaşıyor. Bu tıpkı Müslümanların yönetimi altında kalan laiklerin tedirginliğine benziyor. Onlar da yaşam tarzlarına yapılan müdahalelerden, mahallelerindeki bütün okulların İmam Hatiplere dönüştürülerek zorla din eğitimi altına alınmalarına varan düzenlemelerden, kadını kuluçka makinesi haline getirmeye çalışan telkinlerden, söylemlerden tedirgin oldu... Peki, nasıl çözülecek bu düğüm? Sözümona değişen iktidarların taraftarları olup birbirimize ateşler püskürerek mi? Kim yapıyor bunları bize, niye, ne hakla diye sormak yerine, her seferinde ''ötekinden'' rövanş alarak ya da tersine rövanş alınacağı kaygısı duyarak mı yaşayacağız hep böyle? Düşünmek lazım, yeryüzünde yaşanan haksızlıkların, aynı ülkenin insanları arasında gördüğümüz adaletsizliklerin sebebi, seküler/dindar yaşam geriliminden mi kaynaklanıyor acaba? İktidar nedir, ne içindir, kim, nasıl ele geçirir onu, nasıl kullanır, hangi araçlarla kullanır, bununla ne elde eder diye sorgulamak gerekmez mi? İktidarların yanına yöresine asalaklar gibi yapışıp ölene kadar tedirgin olmadan, güven duygusu içinde yaşama arzumuz nereden geliyor, bu arzunun sürekli tatmini bizi ne haline getirir diye düşünmek gerekmiyor mu? Bence büyük bir şans yakaladık şu anda. Biraz yakınlaşalım birbirimize... Sakinleşelim.Ötekileştirdiklerimize yaşam alanı veriyor üstenciliğiyle, vay nankörler edasıyla değil, ötekisi olmama gayretiyle temas edelim. Olabildiği kadar artık... Elimizden geldiğince... İktidarla olacak şeyler değil bunlar. Tersine iktidarı dışlayabildiğimizde mümkün olacak şeyler.

Dilsiz Mütercim: Sen daha güzel, daha empatik ifade ettin kardeşim, benim yorgunluğuma güzel, kardeşçe bir yama oldu. Sağolasın...

Nilüfer A: Ben teşekkür ederim vesile olduğun için...

Sümeyye K: darbelerle bu ülkeyi bu millete bırakmadıkları bir tarih yaşadık.. ben bunu müslüman seküler gerginliği olarak değil malesef bağımsızlık savaşı olarak görüyorum.. dış basında öyle görüyor... ama malesef bi biz anlayamadık...bu ülkeyi bu millete bırakmadılar ve bu secimde dahi dönen oyunlara bizzat şahit olduk.. güçlü bir Türkiye istenmiyor..İktidarla hesaplaşmaya gelince gerçekten iktidar olduklarını bildiğim gün o iktidarın yanlışları ile en çok mücadele edecek olan benim ..daha kaliteli olduğuna inandığım bir muhalefet görürsem onu da destekliycem. ama şu salt muhalif edebiyatından hiç haz etmiyorum... sekülerler mahallelerinde açılan imam hatipten rahatsız olabilir ama kimse onları istedikleri okuldan men etmiyor dikkatinizi celbederim.. aynı kefeye nasıl koyarsınız.. bu hükümet sekülerleri kısıtlamadı bilakis sadece dindarlar üzerindeki yasakları kaldırdı..... lütfen sosyolojik tahlilleri iyi yapalım.. bakara makara dedi diye eleştirilen adam bu hükümette bakanlık yaptı.. nasıl bir ötekileştirmeden bahsedersiniz. bana göre seküler yada değil en önemlisi halk insan yerine ilk defa kondu..doğu ve batısı ile hizmetlerin ne oldugunu tek tek saymıycam.. hastane ve emekli kuyruklarını hatırlamanız yeter sanırım.. ben bunu bilirim. Anadolu irfanı taktir ediyor bir cok seyide kürt halkımın üzerindeki baskıyı görebiliyorum.. akp'nin hiç mi yanlışı yok elbette hayır.. sinan çetin'in dediği gibi karşı taraf o kadar karanlıkki aydınlıkta durmayı tercih ediyorum.. son noktam budur.

Nilüfer A: Elimde kefe yok ki Sümeyye kardeşim, ne neye denktir bilemem... Size az gelen bana çok, size uz gelen bana yakın gelebilir. Öylesine örnekledim... Sonuçta karşılıklı bir tedirginlik var, anlatmaya çalıştığım bu... Buradan çıkmazsak değirmene su taşımaktan başka bir şey yapamayız diyorum. Siz bu hükümeti geçmiştekilerden daha iyi buluyorsunuz... Ehven-i şer... Ben bu görüşte değilim. Hiçbir farkları yok, bir fotoğrafın pozitif/negatif görüntüsü gibiler. Emperyalist oyunların kuklası olma konusunda da aynılar... Zira bizimki gibi ülkelerde iktidar, sadece kuklalara geçici olarak giydirilen palyoço kostümü gibi bir şey. Bu hükümetin en büyük zararı da emperyalist oyunları maskelemede çok fazla becerikli olması. Diğerlerininki çok sırıtıyordu. Kuran'ı iyi kullanamıyorlardı mesela... Gülünç oluyorlardı. :))