
Küçük Ayasofya
Tüm
çağlardan arta kalan bir barbarlık tortusuna bulanmış her yer.
Güzelliğin eli şakaklarında. Çatık kaşlarının gölgesinden yüzü
seçilemiyor. Her gece gelip beni inleten ve kendini dinleten bu maddesiz
sancı ne zaman ulanıp, kazınacak alnımdaki hüzünbaz manaya. Ve ben yeni
bir cüzünü okumaya başlayacağım hayatın yine bin bir imla ve ihva
hatasıyla. Dostum, bir soru mızrağının kütleşmiş ucuyla kazı beni
yapışıp kaldığım hiçle kesişen noktadan ve yontulmama yardım et, ayrı
rahimlerin sancılarından sıyrılmış bir avuç insanla birlikte, bir
çocuğun tahayyülünden aparılmış bir silüette. Ayna tut, ayna ol. Işığı
sızdır. Gerçeği göstermeye cesareti olmayan aynaları kıralım birlikte.
Yanmış topuklarıma Huş dalları vur sonra. Güneşin ılıttığı bir kaya
bulup çömelelim de alnımızın kaderini elimizin tersiyle silelim.
Sonrasını sorma, ben bu hayatın hala ümmisiyim. Bilmiyorum.
[Dilsizmütercim]
dilsizmutercim |
12 Ekim 2010, saat: 21:39
Sil
Eyvallah,
aynanın gösterdiği müteşabih olabilir bu yüzden biz hakkıyla
fehmedemiyor olabiliriz. Yahut da aynanın gösterdiğini gösterilenin aslı
bilmek de haikate haksızlıktır. Fakat bazen aynalar da oyun oynar.
Onlara fazla itimad etmemizden şımarırlar belki de. Selamlar.