Yüzüm,
varlık haritam. Ruhumun gölgelediği aynam. Hal muhbirim! Her
yaşanmışlığın görünür görünmez bir çentiği var üzerinde. Henüz her biri
tanınır halde değil. Birbirine ulanan ufak izler zamana dayanarak derin
işaretler olmaya öykünmekteler. Sabırla beklemekteyim yüzümde yeni
anlamlar hecelemeyi. Bazı sabahlara çatık kaşlarla çıkıyorum.
Uyandığımda öyle buluyorum kendimi. Bazı gecelere ise tebessüm ederek
varıyorum. Hayat halden hale geçişlerle pişiriyor bizi. Umutla üç beş
insanın hayatında kök salarken onların çehrelerinde de hep güzel izler,
imzalar bırakmak niyetim.
Bu yüz fihristi öyle bir şey ki, insan okumaya doymamalı ve de yazmaya. Tebessüm deltaları açılmalı insanın yüzünde, göz yaşı yatakları. Her dem yeni bir hece kazandırıyor insanın yüzüne, yaşadıkça, eksildikçe ve çoğaldıkça başkalaşıyoruz. Tanınmaz olmak istiyorum dediğini duyuyorum birinin tebessüm ve yaşanmışlık izlerinin yüzünü mesken tutmasını dileyerek. Öyle ya, yüz hatlarımız ruh fihristlerimizse, yaşanmışlıklarımızın ne kadarını taşırlar üzerlerinde? Ya da daha başka kim taşır bizim yaşanmışlığımızın izini yüzünde? Yüzünü gördüğümüz, görmediğimiz kimlerin yüzüne çentikler attık, izler bıraktık kim bilir?
Sekiz yaşındaki kızına Botoks yaptıran kadın, hangi buruşmuş yanını dışarı püskürtmektedir? Tek sebep kendi yüzünün kırışıklığı ile barışık olamaması değildir diyor içimde kabaran bir ses ve ekşime. Ütülemekle geçmeyen kırışıklarımızı neden bazen başkalarının hayatlarını buruşturarak teskin etmeye çalışırız? Neden kimi kadınlar yüzlerindeki hayat çentikleri artmasın diye rahat rahat gülemezler bile? Neden kimilerinin elleriyle işlediklerinden çok yüzleriyle işledikleri vardır? Neden kimilerinin eyledikleri en çok yüzlere tesir eder? Neden kimilerinin yüzüne eskitme verniği atılır erkenden? Neyin farkındalığıdır bu?
İşte yüzüm, öfkenin ve coşkunun, neşenin ve hüznün, aşkın ve şefkatin, hayatın mesken tuttuğu gölgelik. Hal muhbirim, kimliğim, biricikliğim. Ruhumun okumasını bilene en çok kendini ele verdiği yer. Bağrında, okunmaktan aşınmış sayfalara sahip kitaplar, çalışmaktan nasır tutmuş eller, neşe ve acıdan nasibini almış simalarla her çarpıştığında yeni bir çentik açılan ruh fihristim. Onu Senin kudretinin aynasına tutup mahzunca gülümsemeni bekliyorum çehremdeki ve defterimdeki tüm kırışıklıklara rağmen. İşte yüzüm, Elif'den başlayıp sonuna dek oku beni! Ve ört beni, haber bile vermeden neyi örttüğünü! Bilirim birlikte yazdık aslında onu. Birimiz harfleri, birimiz harekeleri koydu yerli yerine. Yine de beni baştan oku, şefkatle! Ve yeni bir imla ile ihya et!
Dilsizmütercim:Meryem Rabia Taşbilek 225721052011
Bu yüz fihristi öyle bir şey ki, insan okumaya doymamalı ve de yazmaya. Tebessüm deltaları açılmalı insanın yüzünde, göz yaşı yatakları. Her dem yeni bir hece kazandırıyor insanın yüzüne, yaşadıkça, eksildikçe ve çoğaldıkça başkalaşıyoruz. Tanınmaz olmak istiyorum dediğini duyuyorum birinin tebessüm ve yaşanmışlık izlerinin yüzünü mesken tutmasını dileyerek. Öyle ya, yüz hatlarımız ruh fihristlerimizse, yaşanmışlıklarımızın ne kadarını taşırlar üzerlerinde? Ya da daha başka kim taşır bizim yaşanmışlığımızın izini yüzünde? Yüzünü gördüğümüz, görmediğimiz kimlerin yüzüne çentikler attık, izler bıraktık kim bilir?
Sekiz yaşındaki kızına Botoks yaptıran kadın, hangi buruşmuş yanını dışarı püskürtmektedir? Tek sebep kendi yüzünün kırışıklığı ile barışık olamaması değildir diyor içimde kabaran bir ses ve ekşime. Ütülemekle geçmeyen kırışıklarımızı neden bazen başkalarının hayatlarını buruşturarak teskin etmeye çalışırız? Neden kimi kadınlar yüzlerindeki hayat çentikleri artmasın diye rahat rahat gülemezler bile? Neden kimilerinin elleriyle işlediklerinden çok yüzleriyle işledikleri vardır? Neden kimilerinin eyledikleri en çok yüzlere tesir eder? Neden kimilerinin yüzüne eskitme verniği atılır erkenden? Neyin farkındalığıdır bu?
İşte yüzüm, öfkenin ve coşkunun, neşenin ve hüznün, aşkın ve şefkatin, hayatın mesken tuttuğu gölgelik. Hal muhbirim, kimliğim, biricikliğim. Ruhumun okumasını bilene en çok kendini ele verdiği yer. Bağrında, okunmaktan aşınmış sayfalara sahip kitaplar, çalışmaktan nasır tutmuş eller, neşe ve acıdan nasibini almış simalarla her çarpıştığında yeni bir çentik açılan ruh fihristim. Onu Senin kudretinin aynasına tutup mahzunca gülümsemeni bekliyorum çehremdeki ve defterimdeki tüm kırışıklıklara rağmen. İşte yüzüm, Elif'den başlayıp sonuna dek oku beni! Ve ört beni, haber bile vermeden neyi örttüğünü! Bilirim birlikte yazdık aslında onu. Birimiz harfleri, birimiz harekeleri koydu yerli yerine. Yine de beni baştan oku, şefkatle! Ve yeni bir imla ile ihya et!
Dilsizmütercim:Meryem Rabia Taşbilek 225721052011