Bir deniz geçiyor olmuşluğundan
Aforoz edilmiş gibi sen
Çeviriyorsun yüreğini doğduğun şehirden
Tek bir notada buluşuyor bütün ezgiler
Sen kayboluyorsun
Anlamına ermediğin vakitler içinde
Gidişin kurtuluşu oluyor geri dönüşlerin
Bütün sığınaklardan toplayıp da kendini
Özgürlüğe sürgün veriyorsun hayatını
Arınmış bir ölüm bırakarak kendine
Dönüyorsun secdelerle özüne
Elleri ceplerinde nehirler denizleşemez
Ağaçlarla dertleşip dertleşip
Gölgesine çömelen bir köylüden
Terini silmeye vakit bulamamış bir hamaldan
Yıkamayı öğreniyorsun ellerini
Hayat ve ölüm bulaşığı ellerini
Gün geliyor buluyorsun cennetini
Saçlarına ak düşmüş çocuklar
Doğuruyor sende çocukluğunu
Kimse anlamıyor seni bir çocuk kadar
Ve az gidip uz gelip
Buluyorsun varlığında çokluğunu
Dolduruyorsun tüm arzuları kendin kadar
Mavi yeşil bir tünelden geçerken
Bakir bir söz düşüyor yüreğine
Adı Meryem olan bir mevsim doğuruyorsun
Sen sen oluyorsun olmuşluğun kelime
Hasta olan yürekler yakamaz gemisini
Aforoz edilmiş gibi sen
Çeviriyorsun yüreğini doğduğun şehre
Tek bir notada buluşuyor bütün ezgiler
Sen arınıyorsun
Anlamına erdiğin vakitler içinde
Gelişin kurtuluşu oluyor tüm gidişlerin
İntizar çok sesli bir yürüyüştür
Bazen ummanda bazen çölde
Renklerin ayrışıp ayrışıp buluştuğu yerde
Kırışmamış nehirler döküyorsun denize
kavrıyor parmakların bir gideğeni
Varıyorsun kendine kalansız bir dönüşle
İbrahim ORUÇ