[İman ile küfür dahi hicab imiş bu yolda, küfürle sefalaştım imanımı yele verdim. Yunus Emre]

25 Ekim 2011 Salı

münzevinin aynaları



ya olmasaydın, tanrım,

ya olmasaydın!

insanların en hakiri olduğumu düşünüp de

ruhumu oruçlarla, erdemlerle

kırbaçladığımda

bakışlarımdaki kibri aynada

yakaladığım zaman

utançtan yüzümü avuçlarımla

kime kapardım, tanrım?



ya olmasaydın!

insanların en kibirlisi olduğumu düşünüp de

onurları kırılmışların önünde

yere kapandığımda

varlığım bu küçümen tanrıların ayaklarıyla

bir kenara itildiği zaman

yakınmalarımı, sitemlerimi

kime yapardım, tanrım?



ya olmasaydın!

harami ininde mürüvvet,

köle pazarında paye dağıtılırken

``bir kenarda kalma`yı marifet,

ve unutulmayı marifet bilerek

beyliği sultanların katında

aramaya çıkıpta sonra

yarı yoldan dönmeyi başardığım zaman

sürurumu kime gösterip, kime

kurum satardım, tanrım?



ya olmasaydın!

sürurla dolup taştığım anlar

dağları, sır yüklü develer gibi,

yerinden oynatabileceğimi,

yürütebileceğimi

düşünüp coştuğum ve naralarımla

yalnızca fareleri ürkütüp,

vaşakları, dağ keçilerini...

sonunda uyuyan aslanı

uyandırdığım zaman

hercai gönlümü can tasasıyla

kimin yılkısına

katardım, tanrım?



ya olmasaydın, tanrım,

ya olmasaydın!

yürüdüğüm yollar tükendiğinde

dostlar yabancıya,

sıla gurbete benzediğinde...

kırbamda su, heybemde azık

ve türkülerimde...

türkülerimde söz bittiğinde;



insanın kıt

gecenin yıldızsız

ifritlerinse, daim peşimde

(hem uyanıkken hem de düşümde)

olduğu zaman,

kimin kapısını omuzlayarak

hoyratça açar da, kimin

aynalarını parçalayarak

canımı içeri atardım, tanrım,

sen olmasaydın?

şiir: cahit koytak
fotoğraf: roger cronu