[İman ile küfür dahi hicab imiş bu yolda, küfürle sefalaştım imanımı yele verdim. Yunus Emre]

30 Kasım 2011 Çarşamba

Makinaların merhamet çipi var mıdır?

Gam burada somutlaşır mı yoksa nesneleştirilir mi?.. Peki içte biriken zehri nereye akıtmalı... İnsan donup kalıyor. Herkes bir tarafından çekiştiriyor dünyayı, olayları. Başkalarının acıları bizim yamamız oluyor her nasılsa. Qileban (Uludere) ilçesi Roboski (Ortasu)da tüm yaşananlara dair benim hazmedemediğim bir başka şey; "velevki" yanlış istihbarat olsun, (çünkü doğru bilgiye vakıf değilim kurgu yapmaktan da sakınmalıyım) bir insan grubunun uyarı ateşine verdiği tepkilerden ya da "vermediği tepkilerden" onun sivil mi değil mi olduğunun anlaşılabileceğine inanıyorum. Verilen haberler doğruysa, katledilen bu insanları önce ateş ederek bir araya toplayıp sonra onları parçalayan şiddeti uygulayan askerler bunu nasıl yapabiliyor? İnsansız uçaklardan bahsediliyor gerçi. Şimdi rasyonel akılla kumandalı mı kumandasız mı dememiz mi lazımdı? Ne yüzyıl ama, artık savaş suçluları olarak bile robotları imha ederiz olur biter. Peki insan canı; iradesi ve vicdanı olmayan makinalara nasıl emanet edilebiliyor, muhatap kılınıyor. Makinalar acır mı? Acaba der mi? Makinaların adalet çipi var mıdır? Bu makinalar havalanıp ateş ederken geride hiç mi kimsenin iradesi yok. Onları kumanda edenlerin vicdan çiplerine ne oldu! Nasıl bir dünyada yaşıyoruz?! Yahu insan robot olsa kısa devre yapması lazım bir yerden sonra! Nasıl bir mutasyona uğratılıyor insanımız askeri eğitimden geçirilirken. Bu nasıl bir psikolojidir, emir kulluğudur?! İnsan aradan makinaları çekse, karşısındaki insanın uyarı ateşine verdiği tepkiden bunun yanlış bir ihbar olduğunu anlayamaz mı, anlayıp yine de ateş emir aldığı için devam edebilir mi? Sıra sıra dizilmiş irili ufaklı insan bedenlerinin yanında etrafa saçılan "insan" parçalarının koyulduğu çuvalları görüp ağlarken bunları düşündüm hep. Geçenlerde de Ayhan Çarkın işlediği yüzlerce cinayeti Devletin iyiliği için yaptığını zannettiğini ama sonradan birileri tarafından kullanıldığını farkettiğini?! söylemişti. Özrü kabahatinden büyük, sanki birileri değil de sadece Devlet için kullanılmış olsa idi mesele değildi. Bu nasıl bir puttur Allahım! Devletin özür dilemedeki tutumu olayı protesto eden -Vicdani Redçi İnan Süver- dahil, insanları göz altına almak mıdır? Bir de bu tür olaylardan sonra özür dileme de yeni girdi jargona onu da aklım almıyor. Ülkeler yeni katliamlar yaparken, suçu üzerine kalmayacak kadar eskiye dair zulümlerden yana birbirinden özür diliyor. Midem bulanıyor, içim almıyor bu sistemi ve onun mekanik dişlileri halini almış kraldan çok kralcı insanlarını... Rabb bize bu omurgalı olma, kalma sınavında güç ikram etsin. Ama bilirim ki bu duanın kabulu için bu duayı fiilen de yapmalıyız. Ahmed Arif 33 Kurşun şiirini yazalı 60 sene olmuş bizim memleketimiz hala aynı şiirinin nakaratında... Sade kurşundan bombaya geçilmiş, ne acı... 215430122011Dilsiz...