[İman ile küfür dahi hicab imiş bu yolda, küfürle sefalaştım imanımı yele verdim. Yunus Emre]

3 Eylül 2012 Pazartesi

Günün Kuluçkası


Kütüphane önündeki çardakta oturuyorum. Bu gün hafta sonu diye 5'te kapanıyordu ama iş ilerletip bahçedeki çardağın yakınındaki fıskiyenin dibinde bir piriz keşfettim. Neredeyse 7/24 burada olacağım bazı günler:) Zaten priz olmasa da oturmaya değer bir gölge burası. Acınası bir şehirli olarak benzerleriyle karıştırmıyorsam bir Ağustos böceği gelip patikaya döşenen kesme taşlardan ikisinin arasındaki küçük boşlukta birkaç yeri test ettikten sonra uygun bir aralık bulup yumurtalarını bırakmaya başladı. Önce yağmurla nemlenmiş toprağı gövdesinin arkasıyla ite ite cüssesine göre derine bir delik açtı toprağın bağrında. Sonra yumurtaları bırakması en az 20 dakika sürdü. Anne olmak böcekler için bile çetrefilli bir durum sanırım. İmkan olsa kalkıp terlerini silmek bile boynumuzun borcu gibiydi.:) Ben izlerken yoruldum. Pek muhterem böcek kardeş mekanı terkedince gidip işlediği oyaya bakayım dedim. Dibi karanlık küçücük bir kuyu bırakmış geride. Ama onun öncesinde olay yerinden ayrılırken gözlerim ardından az da olsa takip etmek için yola çıkmıştı ki, bir de baktım Ağustos böceği bir örümcek ağına takılıverdi. İçim bir garip oldu. Dünya çok ince bir ayar üstünde işliyor fakat pek çok defa Musa peygamber gibi sorgulamadan edemiyoruz. Gemiler deliniyor, duvarlar yıkılıyor, çocuklar öldürülüyor!.. Biz de ister istemez hoop ne oluyor diyoruz ya içimizden ya da dışımızdan. Neyse ki bu defalık böcek kardeş örümcek ağından kurtuldu. Akıl hep şaşkın. Gönül hep mahsun. Az evvel dakikalarca yumurtalarını toprağın bağrına emanet etmek için çırpınan böcek, örümcek ağından kurtuldu diye sevinsem, hangi ara örümceğin belki de yavruları için kurduğu ağdan kurtulan besinlerine özüleceğim?.. Hayat ne kadar da girift... Dilsizmutercim02092012