-Gün boyu yakınlarda tanıştığım bir grup arkadaş ve aileleriyle birlikte dışarıda güzel zaman geçirmemizin ardından kendilerinin evinde biraz dinlenip, muhabbet ettikten sonra akşam yedi buçuk gibi yanlarından ayrılacakken ısrarla beni arabayla eve bırakmak istediler. Ben de yürümek istediğimi, yakınlarda bir yere daha uğramam gerektiğini söyledim. Onlarsa
hem genel yaşantıları
gereği hem de utandığımı düşünerek ısrar ettiler. Ben de mecburen
çekinmediğimi belirtip teşekkür ettikten sonra, eğer beni araçla eve
bırakırlarsa aynı yolu otobüsle yine geri gelmem gerektiğini söyledim.
Yine de beni eve bıraktılar:)) Ben de bir müddet evden uzaklaşmalarını
bekledikten sonra otobüse atlayıp yeninden yola koyuldum. Dönüşte de
otobüs beklerken dondum:)) Yol boyunca da bu olayı düşündüm. İyi
niyetlerinden yaptıklarını biliyourm bu yüzden kendilerine teşekkür de
ettim ama yine de biri için bir iyilik yaptığımızı düşünmemiz ve iyi
niyet her zaman çok sağlıklı sonuçlar vermeyebiliryor:)) Mümkün
olduğunca muhataplarımızın iyilik kriterlerini de göz önünde tutmak
gerek sanırım daha itidal bir yol seçebilmek için.
-Devasa
ikinci el eşya mağazasında kitap seçerken bir baktım mekanın yöneticisi
raflardan bazı kitapları sert hareketlerle koca bir kutuya dolduruyor. O
kitapları ne yapacağını sordum. Satılmayan, eski püskü kitapları kağıt
fabrikasına konteynır hesabı sattıklarını söyledi cevaben. Peki
konteynırla ucuza satıryorsanız, belli bir meblayı gözden çıkarıp ben de
alabilir miyim dedim. Farklı bir prosedürü var siz alamazsınız sanırım
dedi. Kitap satış reyonu olan kütüphanelere göre, kitapları bedavaya
aldığınız halde pahalı satıyorsunuz, daha ucuza satsanız bu kadar
yığılmaz demeye yeltendim, olabilir, hıhı, hıhı demeye başlayıp diyaloğu
kesmeye meyletti. Bunlar çöp değil, nasıl olur demeden edemedim. Mağaza
yetkilisi adam Dostoyevski'nin birkaç sayfası lekelenmiş bir kitabını
eline alarak, olur mu çöp bunlar dedi,. Nerdeyse ağlayacaktım. Eski
püskü de olsalar kitapların çöp muamelesi görmesine üzüldüğümü, onların
saygıyı hak ettiğini söyledim. Sen hala eski usul yaşıyorsun neden
üzülüyorsun ki artık insanlar bunları okumuyor dedi. Kutuya bir baktım
pek çoğundan bende ikişer tane var. Bazılarının hakkındaysa bilgim yok.
Adam benle konuşurken başka kitaplar da fırlattı kutuya. Bir baktım,
Shakespeare'in Hamlet'i, Dostoyevski'nin Suç ve Cezası, Robin Cook'un
Koma'sı daha neler neler, dünya klasiklerinden kitaplar... İçim
burkuldu, bende bu kitaplardan birkaç dilde var, bunlar çöp gibi atılır
mı diye tekrarlayınca, kurtarmak istiyorsan gerçek fiyatından
alabilirsin dedi. Zaten bütçeme göre birkaç kitap almıştım. Bir kaç
kitaba elim gitti, bir kısmını da incelerken çaktırmadan raflara geri
koyabildim sadece...