[İman ile küfür dahi hicab imiş bu yolda, küfürle sefalaştım imanımı yele verdim. Yunus Emre]

13 Aralık 2012 Perşembe

Bu günden geriye kalan birkaç iz:



-Gün boyu yakınlarda tanıştığım bir grup arkadaş ve aileleriyle birlikte dışarıda güzel zaman geçirmemizin ardından kendilerinin evinde biraz dinlenip, muhabbet ettikten sonra akşam yedi buçuk gibi yanlarından ayrılacakken ısrarla beni arabayla eve bırakmak istediler. Ben de yürümek istediğimi, yakınlarda bir yere daha uğramam gerektiğini söyledim. Onlarsa

hem genel yaşantıları gereği hem de utandığımı düşünerek ısrar ettiler. Ben de mecburen çekinmediğimi belirtip teşekkür ettikten sonra, eğer beni araçla eve bırakırlarsa aynı yolu otobüsle yine geri gelmem gerektiğini söyledim. Yine de beni eve bıraktılar:)) Ben de bir müddet evden uzaklaşmalarını bekledikten sonra otobüse atlayıp yeninden yola koyuldum. Dönüşte de otobüs beklerken dondum:)) Yol boyunca da bu olayı düşündüm. İyi niyetlerinden yaptıklarını biliyourm bu yüzden kendilerine teşekkür de ettim ama yine de biri için bir iyilik yaptığımızı düşünmemiz ve iyi niyet her zaman çok sağlıklı sonuçlar vermeyebiliryor:)) Mümkün olduğunca muhataplarımızın iyilik kriterlerini de göz önünde tutmak gerek sanırım daha itidal bir yol seçebilmek için. 
 
-Devasa ikinci el eşya mağazasında kitap seçerken bir baktım mekanın yöneticisi raflardan bazı kitapları sert hareketlerle koca bir kutuya dolduruyor. O kitapları ne yapacağını sordum. Satılmayan, eski püskü kitapları kağıt fabrikasına konteynır hesabı sattıklarını söyledi cevaben. Peki konteynırla ucuza satıryorsanız, belli bir meblayı gözden çıkarıp ben de alabilir miyim dedim. Farklı bir prosedürü var siz alamazsınız sanırım dedi. Kitap satış reyonu olan kütüphanelere göre, kitapları bedavaya aldığınız halde pahalı satıyorsunuz, daha ucuza satsanız bu kadar yığılmaz demeye yeltendim, olabilir, hıhı, hıhı demeye başlayıp diyaloğu kesmeye meyletti. Bunlar çöp değil, nasıl olur demeden edemedim. Mağaza yetkilisi adam Dostoyevski'nin birkaç sayfası lekelenmiş bir kitabını eline alarak, olur mu çöp bunlar dedi,. Nerdeyse ağlayacaktım. Eski püskü de olsalar kitapların çöp muamelesi görmesine üzüldüğümü, onların saygıyı hak ettiğini söyledim. Sen hala eski usul yaşıyorsun neden üzülüyorsun ki artık insanlar bunları okumuyor dedi. Kutuya bir baktım pek çoğundan bende ikişer tane var. Bazılarının hakkındaysa bilgim yok. Adam benle konuşurken başka kitaplar da fırlattı kutuya. Bir baktım, Shakespeare'in Hamlet'i, Dostoyevski'nin Suç ve Cezası, Robin Cook'un Koma'sı daha neler neler, dünya klasiklerinden kitaplar... İçim burkuldu, bende bu kitaplardan birkaç dilde var, bunlar çöp gibi atılır mı diye tekrarlayınca, kurtarmak istiyorsan gerçek fiyatından alabilirsin dedi. Zaten bütçeme göre birkaç kitap almıştım. Bir kaç kitaba elim gitti, bir kısmını da incelerken çaktırmadan raflara geri koyabildim sadece...