[İman ile küfür dahi hicab imiş bu yolda, küfürle sefalaştım imanımı yele verdim. Yunus Emre]

16 Aralık 2012 Pazar

Dücane Cündioğlu' na Açık Mektup



Sayın (1) Dücane Cündioğlu,

Eserleriniz kitaplığımda Franz Kafka ile Cemil Meriç arasında yer alıyor gönlümde olduğu gibi.

Zihnim, aksini iddia ediyor olsanız da, sizin zihniniz gibi kesin sınırlarla çizilmemiş olacak ki, vicdanımı devreye sokuyor, kimileri sanatçıyı, kimileri eseri öne alıyorum.

Habertürk’ te geçen hafta kullandığınız “müsamere tadı” ve “taş atan çocuk naifliği” benzetmelerini duyunca, artık vicdanım sizi “Ben Tanrı’ ya da bana cevap vermese de dua etmeyi sürdürüyorum” benzetmesini, bir sarhoş narası gibi değil de, bir korkak vızıltısı gücünde yapmış bir “bilim adamı” seviyesine düşürdü.

Nasıl farklı olsundu ki! “Sevgili efendimiz” diye gözleri yaşaran bir düşünür, memleketin milyarder politikacıları, sultanları hakkında tek kelime etmekten çekiniyor, işi şakaya vuruyorken, ya öznenin temsil ettiği değerleri yok sayacak ya da bizzat bu değerler sebebiyle öznenin iradesinin zayıflığını yüzüne vuracaktım; ateşe damla taşıyacak, deve taş atacaktım.

Keşke vicdanınızı rahatlatmak için yerle bir kıldığınız kişilerin sahibi olduğu bir derneğin üyesi olduğumu, toplantı ve gösterilerine katıldığımı söyleyebilseydim. Ama mühendislikten para kazanan (2), hiçbir toplulukla bağı olmayan, okuması birileri tarafından salık verilmeyen, okumak için danışılan sıradan birisiyim. Kendinizi yormayın, avamdan, avamın dibindenim.

Şu da unutulmamalı ki, kitapları, yabancı dilden kelimeleri hıfz etmek, kemale yetmeyebiliyor. Havas olmak da öyle kolay değil. Hem, yalnız doğan, yalnız yaşayan ve yalnız ölen ve muhtemelen yalnız haşr edileceklerin pek de kütüphane gördüklerini sanmıyorum (3).

Ben, beni dinleme sabrını gösterenlere, belirli bir grup hakkında fikrim sorulduğunda, “iktidara kılıç çekmek”, “ezan okunan yere saldırmamak” gibi tehlikeli sözlerden rahatça bahsedebilirim. Zira güç sahiplerine, “müsamere”, “çocuk naifliği” gibi nazik iğnelerden daha sert eleştirilerde bulunabiliyorum. Ama sizin buna hakkınız olduğunu sanmıyorum. Naranız yok, yetimler sizle mutlu olamayacak ve muhtar size istihza ile gülüyor.

Son olarak: Eserlerinizi okumayı sürdüreceğim. Hatta belki tavsiye bile edebilirim. Belki havastan birilerine, yorumlarımla. Üsküdar arkadaşlarınız kadar, şimdi ülkeyi yöneten arkadaşlarınız kadar ince ve bilgiççe yazmadığım için beni affediniz.

Said Seymen / 28 / Elektrik Müh. / Kocaeli

Notlar:

(1) Keşke “Sevgili” hitabıyla başlayabilseydim.

(2) Günümüzde karakterli ve tutarlı olmanın yolunun etek öpmeden, işveren kollamadan yaşamını sürdürebilmek olduğunu şiddetle savunuyorum.

(3) Sizin ilginizi belki bende olduğu gibi, çölde eşiyle beraberken (tek başına değil) vefat edenler değil de, bu parça çekebilir: Kesmeşeker-Tek Kişiyim Ben Hala…