Bir yazar arkadaş şöyle yazmış:
Bu kadar keskin biz-siz ayrımları ne kadar sağlıklı?!. Bu yeni bir şey değil ama kimi yer değiştiren durumlar, imkanlar sebebiyle yeniden farklı açılardan tecrübe ediyoruz maalesef. Evvelce bu sistemin zulmüne maruz kalanlar artık azad mı oldular, yoksa bir kısmı sadece sisteme adapte olduklarından sistemden devraldıkları kanlı bıçağı yalarken kendi dillerini de kestiklerinin farkında mı değiller? Ya da başkalarının benzer şeylere maruz kalması gibi rövanşvari tutumlar adalet ve şefkate ne kadar yakın? Bir güruha aidiyet psikolojisi insanı adaletten ve insaftan alıkoymasa keşke... Bu katıksız gafletten, kutuplaşmanın körleştirmesinden başka bir şey değil.
"Öyle bir kazanın ki, kimseyi yenmiş olmayın."
