[İman ile küfür dahi hicab imiş bu yolda, küfürle sefalaştım imanımı yele verdim. Yunus Emre]
12 Aralık 2013 Perşembe
tebessüm parantezi
İçimden buraya bir tebessüm parantezi açmak geldi, en çok da kendim için bir hatırat. Genelde pek böyle bir şey yapmıyorum. Evvelce allerjim sebebiyle bir ay içinde 5 defa hastaneye yattığım dönem dahil pek çok rahatsızlığımı anca bir hikayenin içine yedirmişimdir. Yani insan için hastayken elbette bir dostunun pişirdiği çorba, birkaç şifa temennisi iyi gelir ama bunu sosyal araçları kullanıp hastalığın ilanı üzerinden yaşamanın suniliği rahatsız ettiğinden daha hızlı ve çabuk geri dönüşü olabilecek bir yere değil de buraya not düşüyorum. Nicedir bu kadar hastalanmamıştım ama şiddetli de olsa soğuk algınlığı gibi bir şey. Evvelce zaten muhtelif sebeplerle pek çok defa gevreyen imanım bu hastalık sebebiyle öksürmek ve hapşırmaktan iyice gevremiş durumda. Evdeki kağıt havlular ve peçeteleri bitirmiş bulunmaktayım, artık tuvalet kağıtlarına geçtim. Mümkünse burnuma sonda takmayı düşünüyorum. Burnumun bir yakası Fırat, bir yakası Dicle, suratım Mezapotamyaya döndü maşallah. Bu düşünce aklımdan geçtikçe gülüp duruyorum ama gülmek bile acı veriyor yahu. Yazacak halim olsa aslında bu cümleyi kendim üzerinden değil de bir hikaye kahramanın ağzından dillendirmek daha estetik olabilirdi. Durup durup kendimi şöyle mırıldanırken buluyorum. Yani hayatımın bazı dönemlerinde Fuzuli'nin aşıklık istidadı kadar bende de hastalanma istidadı mevcut gibi. Bütün ilkelliğimle hastalıkla pazarlık ve mücadeleme devam ediyorum; Antibiyotik olarak küflü peynir yiyiyorum.