Az evvel farkettim ki, bir türü hariç tüm ağrı kesicilere karşı alerjim neredeyse ölümcül noktaya bile gelirken, elde kalan tek seçeneğe de bir alerji oluşmaya başlamış. Sırf bu alerjiyi farketmediğim için bir dönem acile gittiğimde ikinci defa acillik oluyordum. Sağolsun doktorların da bu durumdan şüphelenmesi hayli gecikince bu bana baya pahalıya mal oldu. İlaç kullanmayı hiç sevmiyorum. Zaten senede bir ya da iki defa ağrı kesici kullanıyordum, artık hiç kullanamayacağım sanırım. Muhtemelen yeni bir böbrek taşı düşürme şenliğimde, kedimle beraber halıları tırmalarım artık. Türkiyedeyken hiç alerji nedir bilmezdim, buranın havası insana kendisine bile alerjik yaklaşır hale getiriyor sanırım:) Üstüne üstlük Chicago gibi rüzgarlı şehir diye nam salmış bir şehirde sebebi tam bulunamayan alerjimi soğuk tetikliyordu, ki bence en büyük tetikleyici psikolojimdi. Neyse ki birkaç yıldır hatta, diyebilirim ki Epipen'i yanımda gezdirmeye başladığımdan beri hayli azaldı bu rahatsızlığım. Bir dönem züğürtlükte onca para bayıldığım çift satılan Epipenleri kullanmaya ihtiyaç duymadan son kullanma tarihi geçtiğinden neredeyse üzülür gibi olmuştum. Defalarca yaşadığım Anafilaktik Şok (Nam-ı diğer Shrek olma hali) ve sonrasında Türkiye'de tecrübe ettiğim kan gazı alımı tecrübesinin yanında lafı bile olmaz tabi son kullanma tarihi geçmiş bir Epipen'in. Evvelinde doktorlardan biri de çıkıp vakitlice yazsaydı bu ilacı muhtemelen vakti zamanında acile yetişemeyince yarı yolda itfaiye ambulanslarında sürünüp, o haldeyken benden fatura için adresimi kodlattıran insaniyet yoksunu varlıklarla uğraşmazdım. Aylarca ödeme için taciz ettiler, mil başına bilmem kaç yüz dolarcık. Ödemedim tabi. Aynı zihniyetin sırf devletten daha fazla para almak için sahte alarmla abbülansla dolaştığı haberleri de cabası.
2010'da Vatan caddesindeki Vakıf Guraba Hastanesinin aciline arkadaşlar vakitlice götürdüğü halde, üstün körü bir kontrolden sonra sabahı bekleyin diyip uyumaya gien doktoru fellik fellik aramaya gidip, uyandırıp ilgilenmesi için uğraştığımızı hiç unutamıyorum. Keşke ismini bir yerlere not alsaydım şimdi burada birkaç kelimeyle daha kulaklarını çınlatırdım. Kendi ihmali yüzünden durum çığırından çıkınca, korkudan, bir arkadaşımın özel hastaneye nakil isteğini bile yolda ölürsem diye kabul etmemişti. Bu arada bir vesileyle bu satırları okuyan bir doktor ya da doktor adayı, hatta sağlık görevlisi olursa şunu da belirteyim: Tamam kan gazı alımı işlemi zaten muhtemelen acil durumlarda yapılıyor ama, hastanın birinden kan gazı almanız gerekiyorsa lütfen öncesinde bu işlem hakkında en azından yüzeysel bir bilgi verin. Ağzımda oksijen maskesi, bir arkadaşımın elini sıkıp, gıkım çıkmadan sabrettim ama az evvel tüm ricalarıma rağmen benle ilgilenmeyen bir doktorun hiç bir şey söylemeden bileğime dik açıyla defalarca bir iğneyi saplaması bana gerçeklikle fantastik ayrımımı kaybettirdi desem yeridir. Üzerimde deney filan yapılıyor zannetmiştim resmen. Hayır başarılı olamıyorsan gurur yapma bir başkası denesin, kevgire döndük. Tabi bunları yaşadığım dönem böyle direk yazacak psikolojiye sahip değildim oturup hikayeleştirmiştim. Şu sıra birkaç yazıdır geçmiş garip bir şekilde boşluklardan kendisini dillendirmem için karşıma çıkıp duruyor. Demek ki dillendirmeye ihtiyacım var. Bir ara da dışarda sabahladığım gecelere dair etraflıca bir yazı yazmak istiyorum. Geçen düşündüm de 2009-2010 arası Türkiye'de ve civarında yaşadığım 9 ayın neredeyse bir ayında dışarda sabahlamışım, içerilere sığamadığımdan. Bir kısmı yolculukta, bir ksımı İstanbul'da... Bazı gözlemlerimi yazsam fena olmaz.
İnsan metabolizması gerçekten muhteşem bir yapı, bunca şey yaşayıp normale dönebiliyor. Her neyse aslında baştaki ilk cümleyle birazdan yazacağım son cümleyi yazmaya niyetlenmiştim ama askerlik anıları gibi hastane anılarım depreşti. En azından askerlik anılarım olmadığına şükredebilirim. Yakınlarda askerlik anısı yaşayabilecek insan kardeşlerime de Vicdani Red mevzuuna bir bakmalarını nacizane tavsiye ederim. (http://www.barisicinvicdaniret.org/)(http://vicdaniret.org/) Demem o ki insanın ağrı kesiciye alerjisinin olması enteresan bir durum. Varlığım düşünsel ağrı kesiciler, yani sentetik yatıştırıcılar, ağrının kaynağını değil de hissedilişini geçici süreliğine ortadan kaldıran soyut şeyler kadar somut olanlarına da mesafeli olmaya karar vermiş gözüküyor.
