[bu gece çay içerken kupama yansıyan lamba görüntülerinden biri][140920100342]
***onarım
bana getirilmişti.
kırdım.
nasıl oldu bilmiyorum: galiba sallantılı, dengesiz bir yere koymuşum, yeterince dikkat etmeden; sonra, ters bir hareket etmişim, düştü, kırıldı…
yeterince düşünmemiştim üzerinde, demek.
elimdeki, artık, birkaç iri parça ile bir sürü ufacığıydı; bazısı, neredeyse, kırıntı, kıymık, öyle, dağılmış duruyordu…
tek tek bir yere topladım hepsini: yokolmamalıydı.
gittim, uygun bir zamk aldım.
geldim, hepsini bir kağıt üzerinde düzenleyerek, bira araya getirmeğe başladım: şu parça buna uyuyor mu; ya, bu, şuna…
zamanla, parçaların kopma noktalarındaki dokularının; ve zamkın, tutma ve yapıştırma niteliklerini, öğrendim. bazı parçalarsa yapıştırılamayacak kadar, ufaktı; onların bulunmaları gereken yerlerde boşluklar oluştu.
tek tek yapıştırdım, yapıştırabildiklerimi. çok uğraştım.
sonunda ortaya aslının eğri-büğrü bir simgesi gibi bir şey çıktı ve, şu tümce:-
"dikkatsizlik ederek düşürüp kırdığın- sevdiğin kişinin izlerini taşıyan; senin için değerli- bir nesneyi, parçalarını tek tek toplayıp, dikkatle –saatlerce uğraşarak- özel olarak aldığın bir zamkla yapıştırıp onardığında, ortaya, orası burası eksik-gedik, yamru-yumru bir şey çıkar – ama eskisinden de daha değerlidir artık; çünkü, şimdi, senin de izlerini taşıyordur."
başka bir şey yapamazdım…
***
(ki)
yaşamında, yürüyüp yürüyüp, bir an durunca,
çevrene bakıp göreceksin ki, yürüyüşüne şu ya da bu
noktada katılmış, bir süre seninle birlikte yürümüş
kişilerden hiçbiri yok yanında:-
sen, bir an, "buradayım" demek için durunca,
onlar, artık, "orada" olacaklar - "buradayım artık" bile
demeyecekler sana, "orada"larından seslenerek...
"burada"nda kimse bulunmayacak
- "orada"ndan da kimse seslenmeyecek sana...
***
oruç aruoba'dan.