
bu
kekrelik, bu can sıkıntısı, bu yaşamak sancısı; can çıkmadan çekip
gitmeyecek sanırım. işin garibi bunu umuyorum da. yine uyku kaçkınları
kervanında protokolde seyirtiyorum. müzmin bir yaşamak sancısı
benimkisi, herkesçe başka tercümesi yapılan. insan olmak, insanca
kalmak, bu cihanda "yerini yadırgayan eşya"dan öteye geçmeye mani oluyor
aslında. öte yandan "eşya"yı keşfetmek, "isimlerini" öğrenmek,
güzellikten yana işlevsel hale getirmek, yüreğimi diğer insanların
yüreğine lehimlemek böylelikle, yaratılmış olmama giydirdiğim anlama
paralel içine doğduğum bu dağılmışlığın bir ucundan tutup toparlama
meyli, umudu; acının sebebi. eşyadan farklı yaratılmışız ve
farkındalıklarımızın günbegün artması, insanın bildiğini bilmekten
vazgeçememesi trajedimizi giriftleştiriyor. hakikatten yana bir iştah,
bir susuzluk, bir tutku ki, dostlar başına. -her şeye rağmen- "kaldı bu
yaşamak suçu üzerimde..." dilsiz-070120110144
neazadem | 14 Ocak 2011, saat: 13:48
Arayış ibresinden gözünü ayırmadı
Karnı aç
Üstü başı lime lime
Artık narin ayakları çiziklerle dolu
Dirsekleride yara kabukları
Gerçi bu kadarı, böylesi
Başlarken hiç akla gelmezdi
Lakin hayret!
Arayana yoksulluk eziyet vermiyor
Arayanın aramaktan başka derdi yok.
Vakti bilmek için
Diyor kendi kendine
Haber almak sadece bir başlangıçtı
Aradıkça dirisin
Aradıkça mecalsiz kaldı kibrin.
Aradın ve anladın
Haber almakla yol tüketilmiyor
Arayış sahicilik vaktine erişsin istiyorsan
Senin kendin
Haber olsa gerektir.\'
bir soluklanma istasyonu kurduğunuz, aklımızı anlama yorduğunuz için şükran ile...
nasılsınız değerli kardeşim; gerçekten nasılsınız?