Cinnetimin Gaz Kaçakları ya da Türbülans
*Resim Salvador Dali
İçin
için kendini törpüleyen içim, bunu kendisine yaptığı ve varlığını
başkalarının tahrip bulutları altında şimşeklere saldığı için vicdanım
tarafından suçlu bulundu. Kabulümdür. Yanlış bir zamanda, yalnış bir
yerde, şairin dediği gibi "yerini yadırgayan eşyalar gibi" yaratılmışım
desem, yaratıcıyı incitmekten korkarım lakin belki de çocukluğumdan bu
yana doğurulduğum ve ama bir türlü doğrulamadığım, bu evrende dozunu
aşmış sancılarımla kendi varlığımı beklenenden fazlaca yonttuğumdan,
girinti ve çıkıntıları hiçbir yere uymayan bir varlık olup çıktım. Belki
de en büyük sanrım kendi varlığımı bu evren için olduğundan fazlaca
önemsememdir kim bilir. Takatimden büyük hayırlara omuz verme iştahıyla
kıvranmam da hep bundandır. Tek umudum, Rabbim, tek umudum huzurunda
aczimi kabul edip boynu büküklüğümü şefkat ve rahmet tablonda bir yere
uygun görmendir. Başkaca her yere, ya fazla geliyorum ya eksik. Kendime
şefkatim bu denli nakısken, varlığım aynadaki çehresine bu denli hırçın
davranırken yani demem o ki kendi varlığımdan çaldıklarımla başkalarına
nasıl şefkat gösterebilirim. Aczim azizeliğime kafi gelir mi Rabbim?!
Katında makbul bir iz düşürmek için, varlığımın altına rızana dair bir
mim koymabilmen için, içimde ve dışımda insanların ve eşyaların
ardında bunca iz sürmem bundandır. Ama bir yerlerde yaptığım büyük bir
hata olmalı. Bilinmeyenli denklemleri bile çözülebilir kılan ayetler
indirmişken evrene, insana, bu dünyada parçadan bütüne, bütünden
parçaya, hakikatini aşikar diye vehmettiğim bu yaşamak eyleminin beni bu
kadar erken kocatmasından sebep; yanıldığım bir yer olmalı. Bana yol
göster ey Rabbim! Biliyorum ki, sinelerin özünü bilmeye kadir olan Sen
kullarını, doğruyu götüren yanlış sistemini icat eden beşeri
kıskandıracak dozda bir şefkatle sevmektesin. İsterdim ki bir mıknatıs
gibi rahmetini cezbedeyim. Yine de umuyorum ki istemem istemene bağlı ve
bağımlıdır. Ben ve benim gibi aklı ağrıyan ve var oluşunun, var
kılınışının anlamından cüzler koparıp asıl suretini görme özlemiyle
çalkalananlar, savrulanlar; demir tozlarının mıknatısın etrafındaki
tavafı, seması ve salatı gibi secde ve rükularıyla, ısırıp kustuğumuz
ekşi yaşam meyvelerinin tadı kursağımızı yakar yahut gıdıklarken,
düşerken ve kalkarken; Senin rahmetinin muhtacı ve dilencisiyiz. Bize
zor olan Sana kolay! Lutfet her neye muhtaç isek!
[Dilsizmütercim-121020100203]*Dün geceki cinnetimden notlar.