[İman ile küfür dahi hicab imiş bu yolda, küfürle sefalaştım imanımı yele verdim. Yunus Emre]

20 Temmuz 2012 Cuma

Edo Dönemi Komusō Monkları


Komusō Monkları Japonya'nın Edo dönemi diye adlandırılan 1603-1868 yılları arasında dış dünyaya kapalı olduğu dönemde yaygınca varlık göstermektelermiş. Kafaları üzerine geçirdikleri şapkavari hasır sepet toplum içinde egonun bertaraf edilmesini sembolize ediyormuş. Fülüt çalarak halk arasında dolaşıyorlarmış. Geyşa mefhumu da bu Edo döneminin ortalarından itibaren meydana çıkmış. Bir arşivde denk geldi burada da paylaşayım dedim. (Source: What’s That Picture? / Myoan Shakuhachi) Edo dönemi: "yaklaşık 250 yıl boyunca, 1600'lerden 1860'a kadar sürmüş, japonya'nın üstünde bulunduğu dört adayı, denizi ve güneşi kullanarak istemeden de olsa kendi yağıyla kavrularak yaşamayı başardığı, tek bir ithalat yapmadığı dönem. Bu dönemden ülke çalışarak ve üreterek alnının akıyla çıkmış, şimdiki Japonya'nın temelleri atılmıştır. Bir insan kendini çeşitli kısıtlamalarla nasıl terbiye edebiliyorsa, bir ülkenin de aynı şeyi yapabileceğine iyi bir örnektir. Japonlar için zor bir dönemdir. ülkelerin de insanlar gibi kendi habitatlarında yaşayan birer organizma olduğunun kanıtıdır adeta." 
Komuso keşişlerine geri dönersek, tabi insanın egosunu ortadan kaldırması mümkün değil. Asgariye indirme denemeleri de muhtelif sembollerle insan yaşamına yansıyabiliyor. İçlerinde Komuso pratiği üzerinden bu hali talim edenlerden, ilerleme kat edenler de olmuştur muhtelemen ama kendi aralarında sepetler çıktıktan sonra ne haldeydiler bilinmez. Bu sepetler kendi aralarında çeşitlere ayrılıyor muydu merak ettim. Evet, tarihi bir arşivin altına çok da iyi bir yorum olmadı ama genel insanlık manzaralarımızla birleşince düşündürdüklerinden bazıları da bunlar, ne yapabilirim... İlaveten yüzün toplum içinde saklandığı pratiklerin sadece belli bir güruha ait olmadına dair otantik bir örnek de olsa gerek bu fotoğraflar. İnsan her pratiği kendi zaaflarının bir aracı haline getirmekte mahir. Yüzün saklanması da, aşikar edilmesi de buna dahil. Her şey bir yana, sokaklarda yürürken yanımızdan yüzü hasır bir sepetle örtülü fülüt çalan keşişleri dinlemek tecrübe edilesi bir durumdur muhtemelen... Numune de olsa hala Geyşalar gibi varlıkları sürüyorlar mıdır bilemiyorum... Japonya hükümeti Edo döneminin akebindeki reformlarıyla bu keşeişlerin toplumdaki varlıklarını ortadan kaldırtmış.